8 Günde 8 Şehir Yol Hikayeleri

8 Günde 8 Şehir / İkinci Durak: Kütahya

En son Bilecik’in Söğüt ilçesinden saat 18:00 civarında Kütahya’ya gitmek üzere ayrıldığımızı söylemiştik. Yaklaşık saat 19:15 civarlarında Kütahya merkezine ulaşıyoruz. Biz genelde gezi rotası yaparken kalacak yeri rotanın seyrine göre yaptığımızdan dolayı önceden rezervasyon yapmıyoruz. Sabahın erken saatlerinden beri yollarda olduğumuzdan dolayı Kütahya il merkezinde uygun bir otel arıyoruz, çünkü sabah yine erken saatlerde otelden ayrılıp Kütahya ve çevresini dolaştıktan sonra Uşak iline doğru hareket edeceğiz.

Kütahya’da otel aramaya başlıyoruz. Yaklaşık 8-10 otele gittik yada telefon ile görüştük. Kişi başı günlük + oda kahvaltısı ile birlikte 100 ile 150 TL arasında fiyat aldık. Kütahya öğretmen evi daha uygun olabilir diye aradık. Orada da oda kalmamış derken saat 20:30 oldu ve bize uygun bir otel bulamadık. Daha sonra artık ne yapalım dedik çok yorulduk ve daha önce aradığımız otellerde de yer olmadığı telefon ile öğrendikten sonra Kütahya’nın en pahalı otellerinde birine gittik artık çok yorulmuştuk ve biran evvel kafamızı yastığa koymamız gerekiyordu. Otele girdiğimizde hemen oda fiyatlarını sordum. 350 ile 400 TL arasında bir fiyat söyledi. Saat 21:00 olmuştu ve sabah saat 09:00 civarında otelden ayrıldığımızı düşünürsek sadece uyumak ve kahvaltı için 400 TL yi gözden çıkaracağımızı düşünürken otelimizde maalesef yer kalmadı dediler ve yıkıldık 🙂 Bir an düşünmedim değil acaba arabada mı yatsak yanımızda çocukta var olmaz! Uşak iline doğru mu gitsek? Kütahya’yı daha gezmedik derken bir otel daha bulduk. Eşim Fatma’ya dedim artık sen arabadan inme bir odaya bakim gelim ama burayı her ne olursa olsun tutarım dedim ve arabadan ayrıldım. Odaya çıktım oda güzel değil, güzellik beklemiyoruz zaten konaklayıp sabah erken saatlerde yola koyulacağız ama oda biraz pis, otelin dışarıdan görünüşü hiç fena değil ama içerisi için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Fiyatını sordum oda başı 150 TL + sabah kahvaltı söylenince tamam dedim ve aşağı indim. Fatma’ya söyledim artık yapacak bir şey yok! Bugün burada kalmamız gerekiyor dedim ve oda çok yorgun olduğundan hemen odaya çıktık. Tabi Fatma odayı bir güzel temizledi 🙂 ve tüm çarşafları evden getirdiklerimiz ile değiştirdi 🙂 Bu arada sadece sabah kahvaltısı ve araba içerisinde atıştırdıklarımızla olduğumuzdan ben de bu arada markete gidip bir şeyler almaya gidip geldim. Yorgunluktan bir şeyler yiyemeden duşlarımızı aldık ve yataklarımıza yattık.

Sabah kalktığımızda o kadar yorulmuşuz ki yataktan çıkmak istemedik. Oğlum Can da çok yorulmuş ki o bile uyanmak bilmiyor. Sabah otelde kahvaltı yaptıktan sonra odamızdan eşyalarımızı alıp ödememizi yaptıktan sonra otelden ayrılıp kendimizi Kütahya sokaklarıma attık. Bu bizim Kütahya’ya ikinci gelişimiz olduğundan dolayı daha önce gördüğümüz yerlerin dışından kalan yerleri görmek istiyoruz. Bu yerler Çinili Camii, Hıdırlık Tepesi ve Mescidi, Balıklı Camii, Analıca Camii, Rüstem Paşa Medresesi ve ilk gezimizde çok istediğimiz ama fırsat bulamadığımız Dumlupınar Şehitliği. Kütahya’ya ilk geldiğimizde gezdiğimiz noktalar ise Zafertepe Zafer Anıtı, Şehit Sancaktar Mehmetcik Anıtı, Penkalas Köprüsü, Aizanoi Antik Kenti, Kütahya Kalesi, Kütahya Jeoloji Müzesi, Kütahya Çini Müzesi, Kütahya Arkeoloji Müzesi ve Kütahya Ulu Cami’sini ziyaret etmiştik. O yüzden Kütahya’da gezmek istediğimiz yerleri saat öğlene kadar gezdikten sonra Uşak iline doğru hareket edebiliriz. Şehirdeki il durağımız Çinili Camii oluyor. Caminin tarihi açıdan bir özelliği yok ama Kütahya ili çinileriyle meşhur olduğundan bu cami 1973 yılında üzeri çini ile kaplanması ilgimizi çekti. Camiyi fotoğrafladıktan sonra bir sonraki yer olan Hıdırlık Tepesi ve Mescidi’ne doğru gidiyoruz.

Hıdırlık tepesinin hem şehir merkezine hemde Kütahya Kalesi’ne bakan kısmı bulunmakta her iki manzarada fena değil burada kafe de mevcut isterseniz sabah kahvaltınızı yada çayınızı kahvenizi yudumlayarak şehir manzarasına karşı yorgunluk atabilirsiniz. Tepede yer alan Anadolu Selçuklular döneminden kalma İmadüttin Hezar Dinari tarafından 12. yüzyılda yaptırılmış Hıdırlık mescidi bulunmakta. Mescidi de fotoğrafladıktan sonra şehir merkezinde yer alan diğer tarihi yapıları da çekip. Dumlupınar’a doğru hareket ediyoruz.

Dumlupınar ilçesine 90 km. lik yol ile ulaşıyoruz. Daha önceki gezimizde çok istediğimiz ama göremediğimiz tarihe adını yazdırmış Dumlupınar şehitliğine gitmeden önce merkezde yer alan Dumlupınar İlk Hedef Anıtı’nı ve yan yana yapılmış diğer anıtları fotoğrafladıktan sonra şehitliğe doğru hareket ediyoruz. Şehitlik çok güzel, her şehitliğe geldiğimizdeki etki gibi yine tüylerimiz diken diken oluyor. Tüm şehitlerimize tekrardan Allah’tan rahmet diliyoruz. Şehitliği en ince ayrıntısına kadar inceleyip. Şehitliğin girişinde yer alan ufak bir tezgahtan alış veriş yapıp birazda soluklanmak için çayımızı yudumluyoruz. Etraf çok sessiz ve yaz ayları olmasına rağmen serin ve rüzgarlıydı. Bu dinginliğin 1922 yılında çok şiddetli çarpışmalar sonucunda elde edilmiş olma hissiyatı tarif edilemez. Mutlaka görmek istediğimiz Dumlupınar şehitliğini de görerek yaklaşık 60 km. uzaklıktaki Uşak iline doğru hareket ediyoruz.

Ağustos 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir