Gezgin Sorular

Gezgin Sorular’ın Nisan 2018 Konuğu: Duygu ve Merve

Merhabalar, gezgin sorulara hoş geldiniz, sizleri biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba biz Gezi Kumbarası, nam-ı diğer Yiğit Kardeşler, İngilizce içerik yazdığımız dönemdeki eski adımızla “itickthemap”… Kısaca Duygu ve Merve Yiğit.. Aramızda tam tamına 11 ay 21 gün var, yani ikiz gibi ama bir o kadar da değil gibiyiz 🙂

Duygu Yiğit: Endüstri mühendisiyim. Fransa’da MBA yaptım. Kurumsal bir firmada 08:30-18:00 arasında yöneticilik yaparak kazandığım maaşı Merve ile birlikte yaptığımız seyahatlerimizin bütçesi olarak kullanıyorum. Organizasyon kafasına sahibim, aklıma geleni anında yapan bir Başak kadınıyım. Seyahat etmediğim ve mesai dışı zamanlarımda bir sonraki seyahatlerimizin planlaması yapmak ve web sitemizde yazı yazmak gibi hobilerim var. Uçak bileti alınması, otel rezervasyonları gibi yolculuklarımızın ana hatlarından ben sorumluyum zira pek detay sevmem. Ayrıca spor ve pilates yapmak, yüzmek, tenis oynamak ve latin dansları zaman yarattıkça yapmaya çalıştığım diğer hobilerim.

Merve Yiğit: Oyuncuyum. Ama öncesinde istatistikçiydim, Fransa’da MBA yaptım. Yani Duygu ile aynı zamanda sınıf arkadaşlığı deneyimimizi Paris’te MBA yaptığımız dönemde aynı sıralarda oturarak tatmış olduk.. Hem Fransa hem de İstanbul’da pazar araştırmaları sektöründe uzun yıllar çalıştım. GEZİ KUMBARASI’na bulaşmadan önce kurumsal hayata son vererek, bir süre ara vermem gereken tiyatroya temelli geri döndüm. Kumbaracı50 Tiyatrosu oyuncusuyum. Şu sıralar Kumbaracı50 ve D22 ortak yapımı “Hayvan Çiftliği” oyununda oynuyorum.. Ben de bir başak kadınıyım. Gezilecek ve görülecek yerlerin tarihçesinin araştırılması, adım adım yol haritasının çıkartılmasından sorumluyum ki tam bir detay insanıyım. Oyuncululuk ve seyahat etmek dışında kalan zamanlarımda keman çalmaya, sörf ve pilates yapmaya çalışıyorum ve şan dersi alıyorum. Bununla birlikte, şu sıralar oyun yazmaya çabalıyorum.

Öncelikle harika bir web siteniz var tebrik ederiz. Gezi Kumbarası’nı kurma fikri nasıl başladı?

Çağın koşulları ve ihtiyaç diyebiliriz. Açacak olursak; aslında gezi kumbarası olmadan önce, çocukluğumuzdan beri seyahatimiz öncesinde kısa bir gezi rehberi kıvamında hazırladığımız ön bilgilerin A4 çıktılarını yanımıza alırdık. Seyahat ganimetlerimizi ve hatıraları (harita, uçak bileti, fotoğraf gibi) ayrı kutularda saklar ve ikimiz de ayrı ayrı gezi günlüğümüze anılarımızı yazardık.

Bir de gezecek arkadaşlarımız için bu bilgileri email olarak toparlama kısmı vardı… Sonunda Merve iş yükünden kurtulmak için, 2011 yılında “Happy feet around the world” adında bir wordpress blog hesabı açtı, soranlara direkt link paylaşmaya başladı.. Fakat öylece kaldı.. Taa ki 2016 yılına kadar… “Neden anılarımızı birleştirerek, ortak yazdığımız bir web sitesi açmıyoruz?” sorusuna yanıt olarak bu işe girişmiş olduk. Adımız “yigit sisters around the world ‘e evrildi sonra İngilizce olarak yazmaya devam ettiğimiz ” i tick the map” ve nihayetinde tamamiyle Türkçe’ye çevirdiğimiz “http://gezikumbarasi.com”… Yani kutularda arşiv devri böylece web sitesi olarak hayata geçmiş oldu..

Genelde gezileriniz Avrupa kıtası odaklı olmuş. Avrupa’da önereceğiniz 3 ülke yada şehiri sorsak nereleri söylerdiniz?

Evet, Avrupa’da gezmek için hayli mesai harcadık. Asıl sebebi basitti aslında: bir dönem Paris’te okuduğumuz için, elimizde bulunan oturum izniyle Avrupa’da birçok ülkeye gidip gelme şansımız oldu.

Okumak için gittiğimiz Paris, sayısız macera imkanı sunduğu, güzel arkadaşlıklar sağladığı, içimizdeki gezme aşkını tetiklediği ve anlatsak bitmeyecek hikayeler yaşattığı için bir numaradan listemize giren Avrupa şehridir.

Akdeniz insanı olarak aslında İtalya, güney Fransa ve İspanya’da birçok şehir ismi verebiliriz ama diğerlerinden bir tık öne çıkan şehir bizim için Sevilya’dır.
Son olarak da beklentimizin üzerine çıkan, tarihi dokusu ve çok keyifli hipster bölgesi ile bizi şaşırtan Talin, sizlere 3 numara olarak önerebileceğimiz ve bizim de yeniden gitmek istediğimiz bir Baltık şehri.

Yemeklerine hayran kaldığınız veya zorlandığınız ülkeler oldu mu?

Her Türk gibi Fransız ve İtalyan yemekleri damak tadımıza daha yakın olduğu için nereye gidersek gidelim ilk tercihimiz olur. Aç kalacağımızı anladığımız anda hemen bir sandviç, pizza ya da makarna sipariş ederiz.

Asya’da yemek konusunda epey zorlandık aslında. Uçtan uca balık kokan Hong Kong Lantau adasında, balıkla arası zaten kötü olan Merve tek kelime ile aç kaldı. Bangkok şehir merkezine hakim genel temizlik sorununun yanısıra, bir de gözümüzün önünde çekirge kemiren, eklem bacaklı yiyen ve domuz kafasını hunharca kesip pazarda satan insanlarla karşılaştıkça, Tayland’da da yemek konusunda sıkıntı çektiğimizi itiraf etmeliyiz.

Türkiye’de Ege ve Akdeniz kıyılarını gezerken diğer bölgelerden sadece Rize’yi gezmişsiniz bunun ayrı bir önemi var mı?

Aslında İç Anadolu ve Batı Karadeniz’i de gezik ama henüz yazmaya fırsatımız olmadı.. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya daha geniş bir zamanda kombine ziyaret planımız var. Fakat şu sıralar Duygu’nun sayılı yıllık iznini 1 yıllık Schengen vizemiz varken değerlendirmek istiyoruz… Ayrıca memleket nasılsa bizim illa ki gideriz diye bir rehavete kapılmış da olabiliriz…

Rize yazısına öncelik vermemiz ise gezdiğimiz diğer şehirlerden biraz daha fazla bizi etkilemiş olması. 2016’da deniz kadar, doğa aşığı da olduğumuz için, hep aklımızda olan ama zaman yaratmadığımız Karadeniz turu fikri ortaya çıktı. Rize’nin Yenikale köyü konaklamalı, yine İstanbul’dan Batum dahil bir Karadeniz turu yaptık. Yani aslında Rize bahane, Karadeniz şahane bizimkisi biraz 🙂

Bu kadar gezilen yerin anıları da çok olmuştur. Unutamadığınız anılarınızdan biraz bahseder misiniz?

Merve: İstanbul’dan hareketle ilk olarak Hamburg’da yaşayan Alman arkadaşlarımızın evinde noeli geçirip, sonrasında hep birlikte Bremen, Dresden, Prag, Viyana, Bratislava ve final olarak Budapeşte’ye doğru uzanacak bir gezi rotası oluşturmuştuk. İzlanda’da yanardağ patlamasına denk geldik. Hamburg uçuşumuz Paris aktarmalıydı. Buradan uçak seferleri iptal olunca tren ile yola devam etmek zorunda kaldık. Bütün geceyi havaalanında geçirdiğimiz için trene biner binmez uyuyakalmışız. Gözümüzü açtığımızda kendimizi hareket noktasından sadece 1.5 saatlik mesafede olan Metz’de bulduk. Neyse ki iniş saatimize göre alarmımızı kurmuşuz, yoksa akşama kadar o vagondan çıkamayacaktık demek. Noel yemeğini tabii ki kaçırdık. Üzerine havaalanındaki hengame nedeniyle bavullarımız da kaybolmuştu. Buna rağmen plana zor da olsa uyduk ancak bütün yolculuğu aynı kıyafetler ile geçirmek zorunda kaldık. Bavullarımıza Prag’daki otelimizde kavuştuğumuz anki heyecan ve mutluluğumuzu hala unutmayız.

Duygu: Başkaları da var elbet ama aklıma gelen ikinci anı: Marsilya’da Rus ve Fransız çift olan arkadaşlarımızın düğünü sonrasında gece uçurumdan denize atlama yarışına girip, sabah erken kalkamayarak Marsilya’dan Stockholm’e olan uçağımızı kaçırdığımız gün.. Tabii uçak ve konaklama biletleri yandı. Sonra ne yapabiliriz diye alternatif plan oluşturmaya çalıştık ve ne akla hizmetse en güneyden en kuzeye yani Belçika oradan da Hollanda’ya gittik…

Merve: Bangkok’ta gezerken tanıştığımız bir Bangkok’lunun tavsiyesi ile küçük bir tapınağı aramaya başladık… Zaman nasıl geçti ve hava karardı anlamadan ara sokaklarda resmen kaybolduk.. Bangkok’ta turistik olmayan yerler biraz ürkütücü olabiliyormuş. Sonra bir tuk-tuk tuttuk ve çılgın şoförle kendimizi Patpong’a attık! Patpong’u bilenler bilir. Bu da oldukça garip bir seçim olmuştu tabii.. Sabah olduğunda Pattaya’ya biletimiz vardı, ama biz daha otele girememiştik ve o biletler de yandı. Ertesi gün kendimizi Bangkok pazarlarında bulduk. Galiba bizde yol maceraları bileti yakmakla bitiyor 🙂

Duygu: Yol maceralarımızın dışında da ilk aklıma gelen en unutulmaz anlarımız: Alpler’de kayak yapmak, Hamburg’da yeni yıla girmek, Bali’de Lempuyang Tapınağı’na çıkmak, St. Petersburg’ da Beyaz Gecelerde tekne turu yapmak, Kuala Lumpur’da Thaipusam Festivali’nde Batu mağaralarına gitmek, Hong Kong’da Çin Yeni Yılını kutlamak, Baltık şehirleri arasında araba kiralamak ve trafik cezası yemek, Kopenhag’dan Malmö’ye Öresund Köprüsü üzerinden geçmek, Bali’de ilk kez muson yağmurlarıyla tanışıp yağmur altında parmak arası terliklerle motor kullanmaya çalışmak…

Gezi rotası oluştururken nelere dikkat edersiniz? Sizlerin ilgisini ne çeker?

Merve: Her zaman bir listemiz var aslında. Ama gideceğimiz yere karar verirken maalesef direkt o listeden en çok istediklerimiz sıralamasıyla seyahate çıkamıyoruz.

Duygu: Malum tek kişilik bütçe ile iki kişi seyahat ediyoruz. O yüzden görmek istediğimiz yerler arasından en uygun zaman için uçak bileti en hesaplı olanı, seyahat edeceğimiz güne göre kombine başka şehir/ülkelerde gitme şansımızın olduğu yerleri ve hali hazırda vizemiz varsa, vizemizi maksimum şekilde kullanabileceğimiz opsiyonları önceliğe almak zorundayız.

Merve: Bir excel hazırlıyoruz mesela. Bu excele çok detaylı araştırma yaptıktan sonra araç kiralama ve şehirler arası tren/ otobüs fiyatlarını; farklı konaklama sitelerinden bütçemize en uygun olan otel ya da hostelleri ve şehir içi ulaşım maliyetini görmek için lokasyonlarını yazıp karşılaştırıyoruz. Bazen gideceğimiz destinasyonda programı olan tur şirketlerini bile değerlendirme tablosuna alıyoruz.

Duygu: Ayrıca gideceğimiz yerde kesinlikle görülmesi gereken müzeleri; tiyatro, festival vs gibi etkinlikleri inceleyerek o şehirde kaç gün kalmamız gerektiğini ve seyahat etmek için en ideal dönemin ne zaman olduğunu belirliyoruz.

Gezi rotasını gidilecek şehir ve civarındaki gidilebilir şehirler olarak iki şekilde yapıyoruz:

Gidilecek Şehir: Gitmek istediğimiz şehirlerin listesi bizim hep elimizin altındadır zaten. Düzenli olarak o listeden gitmeye can attığımız ülke/şehirlerin uçak biletini kontrolle başlıyoruz gezi planına. Konaklama çok takıldığımız bir konfor alanı değil ama uçak biletinin fiyatı ve o ülkede kullanılan para biriminin TL karşılığı önemli. Diğer dikkat ettiğimiz konular ise; şehirde mutlaka görülmesi gereken yerler nereler ve bunların birbirine uzaklığı nasıl? Böylece gezi rotası tam olarak işliyor (sürprizler her zaman vardır) Sonra şunlara dikkat ediyoruz: gittiğimiz döneme denk gelen bir etkinlik konser, festival, vs. var mı? Ayrıca mevsim çok önemli. Mesela Baltık turunu yazın yapayı ya da İtalya’yı kışın görmeyi tercih etmiyoruz. Daha ucuz bile olsa, her şehri mevsiminde ve kendi doğallığında görmek lazım..

Civarındaki gidilebilir şehirler: Şehirdeki mutlaka görülmesi gereken yerleri olabildiğince az günde tamamlayıp, turistik mekanlardan uzakta kalmayı tercih ediyoruz. Müzelerde ve sergilerde (Eğer mutlaka görmek istediğimiz bir müze/sergi değilse tabii), alışveriş mekanlarında çok vakit geçirmeden bir kafeye gidip ya da bir bankta oturup saatlerce yerel halkı ve lokal hayatları izlemek, yerellerin içine karışmak, yerlisi gibi takılmak bizim önceliklerimiz.. Ama bunun dışında halk kütüphanesine gidip 2 saat boş boş oturmuşluğumuz da olmuştur..

Sonra büyük bir doyumsuzlukla farklı sorular soruyoruz kendimize: şehrin civarında tren ya da otobüs ile gidebileceğimiz görülmesi gereken başka bir şehir var mı? Araba kiralayarak komşu ülkelere geçebilir miyiz? Kombine bir seyahat çıkarabilir miyiz?

Blogunuzda Ekonomik Gezi Rehberi bölümü var. Genelde gezileriniz Ekonomik mi olur?

Evet ekonomik oluyor, olması gerekiyor. Çünkü biz iki kişi olarak seyahat ediyoruz. Ve gittiğimiz yerlerde sadece turistik yerleri görmekle yetinmiyoruz. Dolayısıyla konaklama, ulaşım, lüks yerlerde yeme içme, her müzeye girme gibi konularda keseyi sıkı tutuyoruz ki gittiğimiz şehirde yerlisi gibi takılıp, lokal havayı daha uzun süre soluyabilelim ve sonrasında daha çok yeni şehir görmek için bütçe ayırabilelim…

Tadına doyamadığınız tekrar tekrar gelmek istediğiniz ülke yada şehirler oldu mu?

St. Petersburg, Berlin, Bali ve Bangkok’tan adalara gitmek.. Ayrıca İtalya, İspanya ve Fransa’ya tekrar tekrar gidebiliriz. Bu yine Akdeniz’in kokusu başımızı döndürmesinden kaynaklanıyor.

Hayalinizde kurduğunuz bir gezi rotası var mı?

Aslında çok kesin bir gezi hayalimiz var: Round the World Ticket ile Asya ve Güney Amerika turu.. Özelleştirirsek; Lapland ile Avrupa’yı tamamlamak (Norveç’te bulunsak da Lapland ayrı bir yer), Japonya’da Sakura festivaline katılarak Asya’yı tamamlamak, Zanzibar’da yardıma ihtiyacı olan çocuklara yardım ederek Afrika’yı tamamlamak ve Dünya turumuzu Ushuaia’de bitirmek..

Yakında bir gezi var mı?
Olmaz mı 🙂 Nisan’da Oslo ve Bükreş yapacağız. Haziran’da Varşova ve Minsk. Böylece minik ülkecikler hariç Avrupa’yı tamamlamış oluyoruz. Ağustos’ta 8 ülkeyi kapsayan Balkan turu yapacağız. Hepsinin bileti alındı bile 🙂

Son olarak bu röportajı okuyan takipçilerimize neler söylemek isterdiniz?

Duygu: Tarih ve coğrafya derslerinde ezberlenen ve sınav sonrası hemen unutulan bazı bilgiler vardır. Mesela ülkelerin başkentleri. Benim coğrafyam çok kötüydü ve başkentleri, ülkelerin komşularını, yüz ölçümlerini vs hemen unuturdum. Şimdi gözümü kapattığımda ülke sınırlarını bile çizebiliyorum. Hangi ülkede ne dili konuşuluyor, dinleri nedir, meşhur yemekleri nelerdir, tarihi yerleri nerelerdir, yapılması gereken en önemli aktiviteler nelerdir… gibi birçok sorunun cevabını artık biliyorum. Çünkü deneyimleyerek öğreniyorum, ezberden değil. Ayrıca ifade edilemeyen soruların dışında bazı duygusal hassasiyetler de var. Mesela her milletin kendine göre tabuları veya kabul gören davranış biçimleri.. Bunu da tecrübeleyerek öğrenmiş oluyorum. Güney Kore veya Çin kültüründe aile kavramının aslında bize Avrupa’dan daha yakın olduğunu öğrenmek gibi.. Kısacası Dünya ile ilgili daha gerçek bir fikre sahip oluyorsunuz ve bunu kitaptan değil birebir o kültüre dokunarak öğreniyorsunuz.

Merve: Bir de gezmenin kattıklarının, kendinize yansıması var. İnsana saygı, farklı kültürlere anlayış, sürekli gülümsemenin her kapıyı açması, bazı kuralların her kültürde aynı olması, insanların birbirlerine güvenmesi, paranın mutluluk getirmemesi, deneyimlenen şeylerin asla unutulmaması, anlamadığımız bilmediğiniz bir dilde yardım isteyebilmenin önemi, dil bilmenin bazen çok da gerekli olmadığı, her kültürde aynı jest ve mimiklerin farklı anlamda kullanılması ve bütün bunların insana kattığı haz bambaşka. Çok büyük bir farkındalık yaratıyor bu..
Eğer bir hayaliniz varsa, kesinlikle ertelemeyin. Kendinize güvenin. İnsan gerçekten bir şeyi başarmak isterse, önüne çıkacak hiç bir engel onu durduramaz, yıldıramaz. Bol bol gezin..

gezgin sorular / nisan 2018

www.gezikumbarasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir