Merhaba, Deniz hanım gezgin sorulara hoş geldiniz, sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhaba! İzmir’de doğdum, İTÜ Çevre Mühendisliği mezunuyum. İzmir ve İstanbul’da çevre mühendisi olarak çalıştım. 2006 senesinde üniversiteden arkadaşımla evlenip Londra’ya taşındık. Londra’da her schengen vizesi aldığımızda en az 3 farklı ülkeyi gezmeyi amaçladık ve gezdiğimiz yerleri anlatmak için ilk Türkçe gezi bloglarından birini açtık. gezgin.ozgul.net Londra’da 5 sene iş hayatı ve seyahatler ardından 2011’de oğlum doğdu; işi bıraktım ve fırsattan istifade onunla seyahat edip, anı olsun diye de gezdiğimiz yerleri yazmaya başladım; gezginanne.com böyle oluştu. 2014 senesinde ikinci bebeğe hamileyken İsviçre’ye taşınma fırsatı çıktı karşımıza; zor bir andı ama pişman olmamak için deneyelim dedik. Kızım Zürih’te doğdu ve şimdi ikisi de İsviçre’de okul hayatına başladılar. 8 sene Londra ardından, 4.5 senedir Zürih’te yaşıyoruz ve okullar tatil oldu mu seyahat etmeye devam ediyoruz. Geçen ay ilk kitabım ‘Gezgin Anne’den Seyahat Önerileri: Hamilelikte, Bebekle ve Çocukla Yolculuk ve Tatil Rehberi’ ismiyle yayınlandı.
Hep çocuk ile gezmenin zorlukları sorulur evet mutlaka zorlukları vardır. Bunu bir tarafa bıraktığımızda çocuklarınız bu gezileri yaparken halinden hoşnut oluyor mu? Ben neden buradayım? Evde kalmak istiyorum ve bunun gibi sorularla karşı karşı kaldınız mı? Nasıl bir yol izlediniz?
Evde kalmak istiyorum gibi bir istekleri olmadı henüz, sanıyorum benim yeni bir yeri görme heyecanımı paylaşıyorlar. 4-5 yaşlarına dek okul hayatını bilmediklerinden ve geziler doğdukları andan beri hayatımızın bir parçası olduğundan seyahat etmeyi hiç yadırgamadılar. Senede 3-4 kez aileleri görmek amaçlı Türkiye’ye gidiyorduk, onun dışındaki yerleri de bizim anlattığımız kadarıyla bildiler ve uçağa binip seyahat etmeyi hep sevdiler. Okul hayatı başlayınca tatillerimiz kısıtlandı; arkadaşlarının nerelere gittiğini öğrendiler ve tatil konusunda söz sahibi olmaya başladılar. Nisan 2019’daki Amerika gezimizin bir kısmını 7.5 yaşındaki oğlumun önerilerine göre şekillendirdik örneğin. Seyahat etmeyi istiyorlar; haritada gördükleri ya da bir çizgi filmde veya arkadaşlarından duydukları bir yeri merak edip soruyorlar gidelim mi diye. Bazen ‘Neden her yaz Türkiye’ye gitmek zorundayız?’ türü sorular da geliyor başka ülkeler varsa akıllarında…
Seyahatlerin süresi bir haftayı geçince 4 yaşındaki kızım evi özlüyor. Amerika’daki son 10 gün 10 farklı yerde konakladık ve ‘Yatağımı özledim, eve gidelim’ demeye başladı. Genelde akşam vakitlerinde aklına geliyor ev. O zaman da ‘X uyku sonra eve döneceğiz’ diye açıklamak yeterli oluyor. Uzun seyahatlerde eve 1-2 gün önce dönerek oyuncaklarıyla vakit geçirmelerine ve dinlenmelerine fırsat tanıyoruz.
Blogunuzda çocukla gezmenin püf noktalarını, tren yolculuklarından, uçak yolculuklarına ve uyutmanın püf noktalarına kadar kapsamlıca anlatmışsınız. Bu noktalardan en zorlandığınız durum hangisi idi?
Seyahatlerde anneyi/babayı en çok yoran kısımlar çocuğun yaşına göre değişiyor. Bebekken uyutmak zor oluyor; hep üzerimizde taşımak zorundayız, uykusu çok hafif oluyor en ufak bir anonsta uyanabiliyor. Ek gıdaya geçince yemek kısmı zorluyor ne yedireceğim diye düşünüyoruz. Yürümeye başlayınca çocuk yerinde oturmak istemiyor, kemer bağlamak gerektiğinde itiraz ediyor ve ebeveynleri oyalama kısmı zorluyor. Belirli bir yaşa dek tehlikeyi fark etmiyor çocuk ve sürekli gözümüzün üzerinde olması gerekiyor. Bir sonraki adımı düşünmek zorunda kalmak yoruyor; nerede uyuyacak, nerede – ne yiyecek, bezi nerede değişecek gibi planlamalar yapmak gerekiyor. 5 yaşından itibaren her şey kolaylaşıyor eğer çocuk seyahat etmeye alışkınsa. Kendi kitabını, dergisini açıp bakıyor yolculukta.
Gezileriniz sırasında olumsuz durumlarla karşı karşıya kaldınız mı?
Küba’da birisi elimizdeki paraya bakmak istedi bir şey göstermek için. CUC, Turistlerin Küba’da kullandığı para birimi; Convertible pesos.. Yerli halk Cuban peso kullanıyor. 1 CUC = 25 Cuban peso ve el çabukluğu ile değiştiriyorlar. Gitmeden önce bu tarz dolandırıcılık çok oluyor diye okuduğumuzdan olayı kavrayıp paramızı geri almıştık. Aynı şekilde Salsa festivali diye herkes bir yere davet etti bizi, sonunda inandık ve yola koyulduk. Eğer dedikleri yere giderseniz içeceklere birkaç kat fazla ödüyorsunuz ve sizi oraya gönderenler de komisyon alıyor. Bunu da yolda fark edip geri dönmüştük…
Çocuklar açısından ise, Tayland’da kızım ateşlenip hastalandı. Ağzında yaralar çıktığı için yemeyi ve içmeyi reddetmişti. Hava çok sıcaktı ve su bile içmediği için oldukça endişelendim yeterli sıvı alamayacak diye. Phi Phi Adası’nda ve Krabi’de iki kez acile gittik. Neyse ki bir virüstü ve seyahat sigortası sayesinde kolaylıkla doktora, hastaneye ulaştık.
3 kıtada birçok ülkeye seyahatiniz olmuş. Bu seyahatleriniz arasında tadı damağınızda kalan bir yer veya bölge var mı?
Tüm dolandırıcılara rağmen Küba’da, Vinales köyü tadı damağımızda kalan bir yer oldu. Sydney de benim ilk deniz aşırı seyahatimdi, yeri çok ayrı. Takım elbiseli işe giden insanları şehrin merkezinde sörf tahtasıyla görmek o şehri yaşanılır kıldı gözümde. Hala unutamam. Geçen hafta Amerika’da, Utah, Arizona ve Nevada’daki kanyonları ve parkları gezerken (Bryce Canyon, Grand Staircase-Escalante National Monument, Upper & Lower Antelope Canyon, Horseshoe Bend, Grand Canyon National Park ve Joshua Tree National Park) Amerika’nın farklı bir yönü olduğuna tanık oldum. Bu bölgesi, kesinlikle tadı damağımda kalan yerlerden oldu…
Yurtdışında yaşıyorsunuz. Türkiye’de mutlaka görmek istediğiniz yerlerin başında nereler geliyor?
Türkiye’nin büyük bir kısmını görmüş olsam da Kapadokya ve Mardin ne yazık ki hala gidemediğim yerlerden. Yazları çok sıcak olduğundan gitmeyi sürekli ertelemek zorunda kaldım. Önümüzdeki sene fırsat yaratıp görmek istiyorum.
Bu kadar bilgi ve deneyimden sonra artık bir kitabınız var. Bir kitabım olsun süreci nasıl başladı?
Blogumu severek yazdım ve yazıyorum. Okuyuculardan çok güzel geri dönüşler alıyorum. Fakat o kadar çok yazım oldu ki, gelen soruların yanıtlarını bulmakta zorlanmaya başlamıştım artık ve en iyisi ben bunları bir toparlayayım dedim. Bebekle seyahat önerileri veren ilk Türkçe blog Gezgin Anne olmuştu 2011 senesinde; kitap da hamilelikte, bebekle ve çocukla seyahat ve yolculuk önerileri veren ilk Türkçe kitap oldu. Bu konuda yazılı birçok İngilizce kitap varken neden Türkçe kitap olmasın diye düşündüm.
Sanırım geçenlerde İzmir Kitap Fuarı’ndaydınız. Okurlarınızla ve blog takipçileriniz ile bir araya gelme fırsatı da bulmuş oldunuz. İnsanların ilk tepkileri nasıldı?
Evet, benim için oldukça güzel bir sürpriz oldu İzmir’de bir kitap fuarına denk gelmem. Kitabın çıktığını öğrenen okuyucularımdan ve yakınlarımdan güzel tepkiler aldım elbette; ama asıl önemlisi aynı kitabevinin yazarlarından aldığım olumlu eleştiriler oldu. Onlarca kitap yazmış, 50 senedir bu işin içinde olan yazarlar ‘Değişik bir kitap, her annenin okuması gerek; her baba ve hatta genç kızlarımız da okumalı’ diyerek farklı bir konuda ve farklı tarzda yazdığım kitabımı çok beğendiler.
Hayalinizde kurduğunuz bir gezi rotası yada çok gitmek istediğiniz bir yer var mı?
National Geographic gemisi ile Galapagos’a gitme hayalim var. Bir de İskandinavya yakın gelecek için aklımda.
Bu yaz için planladığınız bir gezi rotanız var mı?
Bu yaz, genelde yurtdışında yaşayan her aile gibi biz de Türkiye yollarına düşeceğiz. İzmir, Bodrum, Ayvalık, Burhaniye ve Bozcaada planları yapıldı. Ege kıyılarında olacağız.
Son olarak bu röportajı okuyan takipçilerimize neler söylemek isterdiniz?
Öncelikle teşekkür ederim zaman ayırıp okudukları için. Günümüzde seyahat etmenin bir lüks değil, gereklilik olduğuna inanıyorum. İster dünya turu ister şehir dışında hafta sonu olsun bebekle ya da küçük çocuklarla yola çıkanların sayısı az değil. Yeni doğanlar da 80+ yaşındakiler de geziyor artık, seyahat ettikçe ve farklı kültürleri tanıdıkça ufkunuz açılıyor. Bebek sahibi oldum diye eve kapanmayın, küçük gezginler yetiştirin. Evden ayrılmak, bitmeyen işleri geride bırakmak ve her yeniliği çocukların hızında keşfetmek herkese iyi gelir.
Kitaptan bir paragrafla bitireyim:
‘Hayat sürprizlerle dolu ve her biri mutluluk getiren türden değil. Hatta çoğu kırmızı kurdeleyle paketlenmiş sürprizler de değil. Bazı hediyeler, fırsat ardına saklanmış tecrübeler olarak karşımıza çıkıyor ki genelde en değerli olanlar, unutulmayanlar ve hayatımıza anlam katanlar da onlar oluyorlar.’
gezgin sorular / mayıs 2019