Gezgin Sorular

Gezgin Sorular’ın 50. Özel Konuğu: Prof. Dr. Orhan Kural

Orhan hocam, öncelikle 50. gezgin sorular konuğu olarak size ağırlamaktan son derece memnunuz, bizi kırmadığınız için ayrıca tekrar teşekkür ederiz. Sizi bilmeyen ve tanımayan yoktur. Yakından tanıyalım kısmını hızlıca geçiyorum. Yine de ayrıntılı bilgi almak isteyenler için biyografi linkinizi paylaşıyorum.

Gezginlik bir virüs gibidir. Doz arttıkça yerinizde duramazsınız. Sizin bu 248 ülkelik gezginlik serüveni nasıl başladı?

Evet, Seyahat çok faydalı bir virüstür. İnsan bir geziyi tamamlamadan yenilerini planlamaya başlar. Ama yol çağrısına uyanlar her yönde kendilerini geliştirir, lisanını iyileştirir, problem çözme becerisini arttırır, yeni arkadaşlar tanır. Ben daha ilköğretim okulunda iken anneme “Bu yaşıma geldim. Avrupa’yı doğru dürüst görmedim.” demişim. Aslında bulunduğu kenti bile tanımayan insanlar, on defa bir mezarlığın önünden geçip içine girmeyenler var. Merak dişidir ve merak birçok başarının kapısını açar.

Türkiye Gezginler Kulubü’nün kurucusu ve başkanısınız. 20 yıl önce bu derneği kurma fikri nasıl oluştu? Hedeflerinize ulaştınız mı? Gelecekte dernekçe yeni hedef ve planlarınız var mı?

Evet, Türkiye Gezginler Kulübü 22 yıl önce gezmeyi bir meslek kabul etmiş kişileri bir araya getirmek ve gezi tecrübelerinden istifade edilmesi için kuruldu. Belki de hayatta yaptığım en güzel işlerden biri. Hatta biz dünyanın en faal derneklerinden biriyiz diyebilirim. Artık üyelerin dostlukları perçinlendi ve sık sık değişik faaliyetle bir araya geliyorlar. Son olarak yaşadığım evi de Gayrettepe’de Gezginevi ve Müzeevi haline dönüştürdüm ve halka açtım. Burası da gezginlerin uğrak noktası oldu. Çok sayıda ziyaretçi geliyor ve benim ölümümden sonra da bu ev bu fonksiyonunu devam ettirecektir.

Seyahat deneyimlerinize yüzlerce anı sığdırdığınız kesin. Arasından en güzel ve unutamadığınız bir anınız bizimle paylaşabilir misiniz?

Elbette “anılar” seyahatlerin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bir anda yaşadığınızda insanı üzen bir olay seyahati olağan sıfatından uzaklaştırır 10 yıl sonra geriye bu ilginç anılar kalır. Elbette çok fazla anım var. Ben yalnız başıma da seyahatlere de çıkıyorum. Yalnız seyahatlerde farklı olaylar yaşama olasılığınız da artıyor. Yıllar önce Özbekistan’dan Afganistan’a geçmek istemiştim. Ankara’daki Afganistan Büyükelçiliğinden de vizemi almıştım ancak beni Rus subayları nedense Afganistan’a sokmadı. Çok mücadele ettim hatta para bile teklif ettim. Yine de sokmadılar. Ben de sinirlenip o subayın fotoğrafını çekip seni şikayet edeceğim dedim. Onun üzerine başka bir subay geldi ve beni tutukladı. O zamanlar dijital fotoğraf makineleri yoktu. Filmimi almak istedi. Ben de vermedim. Tam bir gün habire çatıdan su damlayan karanlık bir odada hapis kaldım. Neden sonra beni tekrar Özbekistan’a yolladılar. Yani Afganistan’a giremedim. Sonra gerçeği öğrendim. Meğer benim girmek istediğim bölge Afganistan Hükümetinin denetiminde değil. General Dostum adlı bir generalin kontrolünde imiş. Ondan beni sokmamışlar.

Yüzlerce ülke gören bir gezgin olarak, mimarisinden, kültürüne, sosyal yaşamından daha birçok özelliğine sizi etkileyen yerler ya da coğrafyalar oldu mu?

Kesinlikle bana göre dünyanın en göresi coğrafyası “Bhutan Krallığı”. İki defa gittim. Defalarca daha gidebilirim. Niye diyeceksiniz, sayıyım. Sigara satılmıyor. Avcılık yasak. Ağaç kesmek yasak. Profesyonel futbol yasak. Betonarme bina yapmak yasak. Bütün evler geleneksel yapıda. En önemli spor dalı okçuluk. Kral halkımın kişi başına düşen geliri değil mutluluğu önemlidir diyor ve yılda 3 bin ziyaretçiden fazla kabul etmiyorlar. Fazla yabancı gelirse kültürümüzü bozar diye kabul etmiyorlar.

Bu kadar farklı coğrafyalarda dolaşırken güvenlik açısından sizi zor durumda bırakan, tehlike geçirdiğiniz bir seyahat Ya da yer oldu mu?

Seyahatlere daima iyi niyetimle gittim. Eğer güler yüzle hareket eder ve bulunduğunuz toplumun geleneklerine saygı duyarsanız başınızın derde girme olasılığı da azalır. Elbette çok tehlikeli yerlere gittim. Kimsenin gitmediği bir dönemde Ermenistan’ı tek başına gezdim, Libya ve Yemen’i de adımladım. Elbette bazen tek tük tatsız olaylar oldu. Romanya’da sokakta bir kaç kişinin saldırısına uğradım. Ama bunların hiçbiri beni yıldırmadı. Zaten bir noktadan sonra tecrübeniz sizi doğru kararlara yönlendiriyor.

Bu soru biraz abes olacak ama hayalinizde kurduğunuz ve gerçekleştiremediğiniz bir gezi rotası kaldı mı? Ya da görmediğiniz bir yer?

Birleşmiş Milletlere kayıtlı 193 ülkeyi gezmeyi tamamladım. (Nomadmania sitesinde) Dünya klasmanında ilk 50 arasındayım. Bu anlamda gitmediğim ülke kalmadı. Ama elbette gitmediğim rotalar var. Bu sıra Paraguay ve Atacama Çölü’ne gidiyorum. Ağustos’ta ise Kanada’nın doğusuna gidiyorum. (Halifax, Nova Scotia) Afrika’da ayak basmadığım ülke kalmadı. Bundan sonraki hedefim- Kolombiya’nın Medellin ve Cartagena kentlerini ve Bolivya’da tuz gölü.

Türkiye’de mutlaka tüm destinasyonları gördünüz ve biliyorsunuz. Türkiye’yi gezmek isteyenlere şiddetle tavsiye ettiniz yerlerin başında nereler geliyor?

Türkiye’de bana soranlara ilk önce “Kapadokya’yı” tavsiye ediyorum. Ayrıca Mardin ve Amasya’yı öneriyorum. Elbette Türkiye’nin her köşesinde sürprizler sizi bekliyor.

Türkiye’de kültür turizmi son yıllarda gelişiyor ve büyüyor. Bunun sosyal medya paylaşımlarının ve bireysel blogların katkısı büyük. Ülkemizde hep söylenir şu miras bu ülkede, şu ülkede olsa buralar çok farklı olurdu denir. Türkiye’deki kültür turizmini nerede görüyorsunuz? Kültürel miraslarımızı tanımak ve tanıtmak için yapılanlar yeterli mi? Neler yapılmalı?

Maalesef Türkiye elindeki geçiş ve kültür coğrafyasının kıymetini yıllar yılı bilemedi. Sahiller betonlaştı. Kitle Turizmine ağırlık verdi. Londra’da lüks bir lokanta yemeği parasına İngilizlere ve diğerlerine Lüks otellerde tatil yaptırdık. Geldiler, yediler, içtiler, kertenkele gibi plajlarımızda yattılar. Krem ve yağları ile sahillerimizi kirlettiler ve ülkelerine belki de otelden bir havluyu bavullarına koyup döndüler. Ülkemize döviz bırakmadılar. Sadece komisyon alma hesabına dayananan zararına turlar düzenlendi. Bence bu çok yanlış bir politika. Bırakın parası olan gelsin Bhutan gibi Palau Adası gibi seçici olalım, karşılığını ödesinler döviz bıraksınlar ve Türkiye’nin kıymeti bilinsin.

Seyahatlerinizi uçak, gemi, tren ve özel araçlar ile defalarca yapmışsınızdır. Uzaklara gitmek için elbette uçak kaçınılmaz. Bu araçlar ile yaptığınız seyahatlerinizden en çok hangisinden keyif alırsınız? Bir deneyiminizi paylaşabilir misiniz?

Muhakkak ki coğrafyaları en iyi tanıma yolu yürüyerek ve bisikletle gezmektir. Gemi seyahatleri rahattır. Otel derdi yoktur. Fakat kesinlikle hakiki gezgin ve meraklılar için hiç uygun değildir. Size soruyorum. İstanbul’a yanaşan bir gemiden inen turistler otobüslere binip Sultanahmet Meydanını gezip, Ayasofya’ya uğrayıp oradan da gemilerindeki öğle yemeğine yetişiyorlarsa 3 saat içinde İstanbul’u ne kadar tanıyorlar, kimse kimseyi kandırmasın. 2 – 3 fotoğraf çekmekle herhangi bir kenti tanımak mümkün değil. En az 3 gece kalınmalı. Ara sokaklar gezilmeli. Kahvelerde oturup halkla sohbet edilmeli. Değişik tatlar bulunmalı… İşte hakiki gezginlik budur. Elbette trenle yolculuk da nostaljiktir. Hoşuma gider. Ama trenin bulunduğunuz coğrafyayı size tanıttığı birebir yaşattığı söylenemez.

Bu yaz için sizden yurt içi ve yurt dışı destinasyonlarından bir öneri istersek nereleri önerirdiniz?

Yurt dışı destinasyonlarında zaten bahsettim. Bunlar arasında bu sene Şili, Paraguay, Doğu Kanada, Kuzey Kore ve Tacikistan var. Türkiye’de ise Antakya, Diyarbakır ve Van bulunuyor.

Günümüzün bir Evliya Çelebi’si olarak bu röportajı okuyanlara neler önerir ve söylemek isterdiniz?

“Yola çıkmak” için çok paraya kesinlikle ihtiyaç yok. İstanbul Tebriz otobüs bileti 40 dolar bile değil. İran’a vize bile yok. İran çok ucuz bir ülke. Pers Medeniyeti önemli bir kültür hazinesi! Niye gençler yola çıkmıyor ki? Aynı miktar parayı sigara içmek için kullananlar bile var. Bence yola çıkmak için en son faktör paradır. En önemlisi sağlık, heves ve zamanlamadır. Onun için herkesi yola çıkmaya davet ediyorum. Korkmayın, yola çıkan hiç kimse yolda kalmaz. Otobüsle yolculuk edin, CS (Couchsurfing) kullanın, bakkaldan muz, peynir, yoğurt satın alın.

gezgin sorular / haziran 2019

Prof. Dr. Orhan Kural

    One Response

  1. Yıllar önce tanıştığımız gerçek gezgin ,öngörüsü müthiş, iyi insan Orhan Kural , yolunuz hep açık olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir