1723 yılın da bir deniz seferinden dönerken fırtınaya yakalanan Sultan III. Ahmet köyün doğal koyuna sığınır. Bunu fırsat bilen yöre halkı padişaha yaşadıkları sıkıntıları anlatarak korsanlardan çok çektiklerini buna bir çare bulmasını isterler. Halkı dinleyen padişah III. Ahmet Veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ ya talimat verir. Vezir Damat İbrahim Paşa da Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa’yı görevlendirir. Hemen bir ferman çıkarılarak, ülkenin dört bir yanındaki hapis olan mahkûmların burada yapılacak kalenin inşaatından sonra çalışmalarının karşılığında serbest kalacakları buyrulur.
Ülkenin dört bir yanından binlerce mahkum buraya getirilir. Özgürlüğe kavuşmanın verdiği heyecanla mahkûmlar canla başla çalışarak kaleyi tamamlanma aşamasına getiriler. Bu sırada patlak veren Patrona Halil isyanı sırasında Kaptan-ı Derya Mustafa Paşa öldürülünce işler aksamaya başlasa da sonuçta kalenin yapımı tamamlanır. Bababurnun da yer alan kalenin ismi Babakale olarak kalınca köyde aynı isimle anılmaya başlar ve zamanla köyün ismi Babakale olarak kalır. Kalenin inşaatı bitince tüm mahkûmlar özgürlüklerine kavuşurken Babakale’de de yerleşik hayat başlamış olur.
Köyün suyu olmadığından mahkûmlar beş km künk döşeyerek Limanda yapılan çeşmeye dağlardan suyu getirmeyi başarmışlardır. 1726 yılında yapılan çeşme konumu itibariyle Osmanlı Donanması için oldukça önemliymiş. Osmanlı donanması her sefere çıkışta çeşmeden aldığı suyla birkaç ay idare ediyormuş. Su bu süre zarfında bozulmayacak kadar dayanıklıymış. Günümüzde çeşmenin suyu akmıyor.
Babakale kalesi Osmanlı tarihinde özel bir yere sahiptir. Çünkü, kale Osmanlı Devletinin son inşa ettiği kaledir. Köyde anlatılanlara göre kalenin inşaatı başladığında hemen karşı tarafta bulunan Midilli Adasının Molivos kasabasında da aynı planda kale inşa edilmeye başlamış. Her akşam Molivos’un kalesi ışıklandırılmış haliyle karanlıklar içerisindeki Babakale kalesine el sallıyor.
Zamanın ve doğanın acımasızlığına Egenin çok sert esen rüzgarlarına karşı direnemeyen kale zaman içerisinde büyük bir tahribata uğramış. Duvarların bir bölümü yıkılmaya başlamıştı. Olaya el koyan Kültür Bakanlığı İstanbul Rövöle ve Anıtlar Müdürlüğü kontrolünde kalenin aslına sadık kalınarak restore edilmesini sağladı.
Babakale Kalesi düzgün kesme taştan Horasan tarzı kireç kum karışımı malzeme kullanılarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş. Kare şeklinde dört burca sahip olan kalenin her burcunda on adet top yeri bulunuyor. Hafif çıkıntılı olan kalenin üzerinde mazgal delikleri bulunuyor. Yuvarlak kemerli olan kapı sağır bir niş içerisine açılmış. Kaleye büyük bir demir kapıdan giriliyor. İlk girişte büyük bir dehlize yer alıyor dehlizden sonara ki kapıdansa kalenin içine giriliyor.
Kapının üst kısmında kitabesi yer alıyor. Kitabede “Bu yer terk edilmiş, uykuda sessiz sedasız, bir yer idi. Nefret edilen, kötü frenks korsanların saldırdığı, barındığı yer idi. Bu havaliye yerleşen Hz. Muhammed’in ümmetini, din düşmanları yaptığı seferlerle durmadan soyuyor, yağma ediyorlardı. Vezir kaptan Mustafa Paşa, ki o, (zat-ı pak) yani Allah’a ve padişaha yakın insanlara karşı hayır ve ihsanda bulundu.
Düşmanı dağın eteğinden kovmak çıkarmak için hemen çalışmalara başladı. Kaptan Mustafa Paşa bu kaleden başka, Babakale köyünde hamam, çeşme ve cami yaptı. Kalenin etrafı (sur) kale duvarlarla çevrilerek, buraya Müslüman Türkler yerleştirildi. Bir tarih sahifesine sığmayacak kadar önemli olan bu kale tamamlandığı vakit, şair Vehbi kendisini zorlayarak 1155’de yapılmış olan, yani yapılış tarihini hesaplayıp yazdı. Mustafa Paşa yapısı oldu, bu sağlam güzel kale. Boğaz girişinde yapılan bu kaleyi, Allah düşmanın hilesinden korusun” yazmaktadır.
Kalenin içerisine girildiğinde hemen sol tarafta günümüzde akmayan kalenin çeşmesi bulunuyor. Yapıldığı zamanda yaşayan halkın ve askerin ihtiyaçlarını karşılamak için kalenin içerisinde cami ve birkaç ev bulunuyormuş. Zamanla yıkılmış olan bu yapıların günümüzde sadece temel kalıntıları duruyor. Güneydoğu ve kuzeydoğu cephelerinde iki adet cephaneliği bulunan kalenin surlarına güneybatı yönündeki düz bir merdivenle çıkılıyor.
Kaynak: www.babakale.net