Fatih Bey, gezgin sorulara hoş geldiniz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhaba, hoş bulduk. Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. Temmuz 1988 yılı İstanbul’da doğdum. İkamet ettiğim yer olan Çekmeköy, İstanbul’da Ticaret lisesi ve ardından Celal Bayar Üniversitesi Muhasebe bölümü ile Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi bölümlerinden mezun oldum. Hesap kitaba aykırı olarak 2000’li yıllarda büyük merak duyduğum bilgisayar ve internet alanlarına yoğunlaştım. Gelişen ve sürekli büyüyen bu sektöre olan ilgim zamanla kendini profesyonel anlamda dijital sektöre kaymama neden olmuştur. Freelance olarak metin yazarlığı, dijital pazarlama ve seo alanlarında çalışmalar yaparak markalara danışmanlık hizmeti vermekteyim. Ayrıca ilgi duyduğum ve tutkuyla bağlı olduğum seyahat alanında çalışmakta olan markalara işbirliği ve inovasyon odaklı bir platform sunmak amacıyla çalışmalar sürdürmekteyim.
Fatih’in sırt çantasında olmazsa olmazları nelerdir?
Seyahate çıkmadan önce her zaman birkaç nüsha çoğalttığım check list’i kontrol eder ve bu şekilde hazırlığımı yaparım. Dolayısıyla yakın/uzak seyahatlere göre değişiklik gösteren bu süreçte benim her zaman yanıma aldığım ilk 3 ekipman/malzeme; dslr fotoğraf makinem, gezi notlarımı yazabilmem için tablet ve günlük yaşantımda da hiç yanımdan ayırmadığım ıslak mendilim.
Gezilerinizde mevsim koşulları sizi etkiliyor mu?
İtiraf etmeliyim ki bir bakıma evet! Şöyle ki; seyahat sıklığı biraz düşüyor desem daha doğru olur sanırım. Kış ayları, İstanbul’a yakın şehirlere yaptığım hafta sonu kaçamakları hariç soğuk kış günlerinde pek seyahat etmiyorum. Bu eksikliği şehir içi trekking veya bisiklet turları ile gidermeye çalışıyorum.
Birçok gezinizde otostop çekerek gezmişsiniz! Her otostop farklı macera olmalı! Otostop ile gezmenin zorlukları var mı ve nelere dikkat edilmeli?
Hiç bir şey zor değildir! Bunu şimdi daha kolay söyleyebiliyorum. 2013 yaz ayında tam 2 ay süren Türkiye turu seyahati yaptım ve tamamen otostop ile ilerleyerek. Özellikle ülkemizde var olan önyargılardan dolayı üniversite okuyan arkadaşlarımız haricinde yollarda otostop çeken insanlara rastlamak neredeyse yok denecek kadar az. Oysaki Anadolu şehirlerinde sıkça rastlarız öyle değil mi? Köy veya ilçe insanlarının şehirlere bazı zamanlar otostop ile gittiğini. Elbette her otostop bir macera. Bazen bir traktör kasasında seyahat eder bazen ise lüks araçlar ile yol alabilirsiniz. Üstelik farklı hikâyeleri olan ya da mevkiye sahip tanıyacağınız şoförler ise cabası…
Otostop ile gezerken dikkat etmemiz gereken aşamaları özetleyecek olursam; kalabalık gruplar halinde otostop çekilmemeli, 2-3 kişilik gruplar halinde çekilen otostoplar başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Sabır çok önemli bir kıstas. Elimizi kaldırıp otostop çekmeye başladığımızda hemen araç durmayabilir ve bu esnada sabırlı olarak bir araç durdurana kadar otostop çekmeye devam etmeliyiz. Sürücüde olumlu bir intiba uyandırmak için parmağımızı kaldırdığımız esnada yüzümüzde bir gülümseme olmalıdır. Ana yolların cep diye tabir ettiğimiz çıkış bağlantılarını tercih edebiliriz. Nitekim araçların bu bölgelerde seyir hızı düşmekte ve dolayısıyla bizi fark etmesi de muhtemeldir. Akşam vakitleri otostop çekilecekse mutlaka reflektörlü elbiseler tercih etmeliyiz. Son olarak ise aracına bindiğimiz şoförün nabzına göre şerbet vermeyi de ihmal etmemeliyiz.
Bisikletinizle birlikte birçok tura katılmışsınız. İleride bisiklet ile uzun bir seyahat planınız var mı?
Seyahat etmediğim kış ayları başta olmak üzere, yaz ayları İstanbul’da isem sosyal medya ya da birkaç bisiklet forum sitelerinde örgütlenerek bisiklet turlarına çıkmaktayım. Bisiklet’in yeri bende çok ayrıdır. Fiziksel ve sosyal anlamda bana oldukça faydasını gördüğüm ve çok değerli insanlar tanıdığım bisikletim ile son 2 yıldır kafamı kurcalar elbette neden uzun bir tur yapmayayım sorusu. Nitekim bu sorular son 6 aydır daha bir yoğunlaşmış durumda. Bireysel olarak kendimi pek hazır hissetmediğim için 2016 yılında mutlaka bisiklet ile uzun bir tur yapmayı düşünüyorum. Hatta projesi ve rotası da bellidir yazılı olarak. İstanbul, Şile’den başlayarak Artvin, Sarp sınır kapısına kadar olan Karadeniz kıyı şeridini takip edip köy yollarından ilerleyerek ve köy hayatı süren insanlar ile etkileşime geçerek yol olmak. Umarım bir sonraki sene gerçekleştiririm bisiklet ile olan bu uzun tur planımı.
Türkiye’de birçok bölgeyi gezmişsiniz! En çok hangi bölge veya yer ilginizi çekti?
Evet. Türkiye’de 6 bölge, 65 şehir gezdim. Ülkemin zengin kültürel dokusuna oldukça önem vermekteyim. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgeleri her zaman ilgimi çeken coğrafyalar olmuştur. Zira içerisinde barındırdığı yüzyıllar boyunca süregelen tarihi, kültürü, din ve mezhebi ile adeta çeşitliliğin bir merkezi sembolü olarak Türkiye’nin canına can katmaktadır! Destinasyon olarak ise her zaman âşık olduğum şehir Mardin ve ilçesi Midyat’tır. O ne güzel bir şehirdir, ne güzel toprak parçasıdır. Asırlık kavimlerin izlerini günümüze kadar taşıyan şehir Mardin. Sevginin ve farklı inançların kardeşmişçesine yaşam sürdüğü şehrimiz Mardin ve tarihi örtüsü ile Midyat her zaman ilgimi çeken yerler olarak kalmıştır. 3 kere gitme fırsatı bulduğum Mardin ve ilçelerine fırsat bulduğum her zaman tekrar tekrar gitmek, mutfağını ve kültürünü yaşayarak insanları ile etkileşime geçmek istemekteyim.
Gezileriniz sırasında birçok insanla etkileşimde bulunuyorsunuz. Sohbeti ve kişiliğiyle unutamadığınız bir kişi ya da kişiler oldu mu?
Seyahat etmenin ve yerel insanların arasına karışmanın en güzel yanı da işte bu olmalı! Her seyahat sonrası evime taşıdığım bir dolu harika dost ve kartvizitler… Türkiye turumda; Rize’nin Ardeşen ilçesinde sırf çay toplayayım diye çıktığım bir köyde ayaküstü tanıştığım ve ardından beni evine konaklamam için davet etmeleri. Aile Hemşin dilini konuşuyordu. Kendileri çok misafirperverdi ve evin annesi yöresel yemekleri ile adeta beni bir evladı gibi besliyordu. Oldukça samimilerdi. Urfa’da yine ayaküstü tanıştığım Elektrik Mühendisi Yılmaz ağabey. 3 gün Urfa’da konaklamam için otel ücretimi karşılaması ve mesai saati içerisinde işini bırakarak saatlerce benimle ilgilenmesi. Hikâye takdir edersiniz ki uzun. Yollarda, hostellerde vb. her yerde etkileşime geçtiğimiz her insan bir anıdır aslında.
Anılarla dolu keyfine doyamadığınız bir seyahatiniz oldu mu?
İran’ın Maragheh şehri… Heydar Beykızade ve değerli eşi ile biricik kızları Sevda. Kendileri Azeri Türkleri. İran seyahatimde ayaküstü tanıştığım harika insanlar. 2 gün evlerinde kaldım. Yöresel yemekleri, yaşam şekilleri, İran hakkında geleneksel bilgiler verdiler ve ilgilendiler benimle. Evden ayrılacağım gün gözyaşları sel olmuştu… Tam hazırlandım ve aileye teşekkür edip evden ayrılırken evin annesi bana seslenerek; kızım Sevda için bir mektup yazar mısın? Kendisi İstanbul’u ve deniz üzerinde gemi ile gezmeyi çok istiyor demişti. Etkilenmiştim, bir şeyler karaladım ve Sevda’ya uzattım kâğıdı. Ardından kapı eşiğinde ayakkabımı giyip aileye teşekkür etmek için arkamı döndüğümde ailenin ağladığını görmüştüm. Çok etkilenmiştim o esnada ve bende kendime hâkim olamayıp ağlamıştım. Sevda’nın boynuma sarılışı, evin annesinin dışarıya kadar çıkarak arkamdan su dökmesi. Kendilerini asla unutamam.
Gezilerinizi bir blog da toparlayıp kitlelere sunmak size neler kattı?
2013, Kasım ayında açtığım Fatihyollarda.com, bana paylaşmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha gösteren bir araç oldu aslında. Blogum sayesinde tanıdığım bir birinden harika yeni arkadaşlar, etkinlikler, karşılıklı minik ama büyük anlam ifade eden hediyeleşmeler. Bunlar bir ömür boyu saklanacak harika anlar, eşyalar ve dostlar. Özellikle günümüz itibari ile dijital çağın ilerlemesi ile birlikte her ne konuda olursa olsun insanların bir blog açarak bir şeyler yazmalarını düşünmekteyim. Biz bloggerlar özgünüz aslında. Bizzat bireysel olarak yaşanmışlığı her ne konuda olursa olsun öznel bir şekilde yazarak insanlara en doğru bilgileri paylaşmaktayız. Nitekim bilgi arayışında olan gerek insanların, gerekse markaların ihtiyaç duyduğu bloglara her geçen sene yoğun talep artmaktadır.
Gezileriniz sırasında çok ilginç bir olayla karşı karşıya kaldınız mı?
Gezilerimde birçok ilginç olay ve kişi/kişiler ile karşılaştım. Bir dolu anı birikti diyebilirim. Anılarımdan kayda değer bazılarını blogum Fatihyollarda.com’ da paylaştım. Yaşadığım ve yaşayacağım anılarımı ilerleyen seneler bir kitap haline getirmeyi de düşünüyorum.
En uzun geziniz kaç gün sürmüştü?
Güneydoğu, Doğu Anadolu, Karadeniz ve Gürcistan bölgelerini kapsayan seyahatim 28 gün sürmüştür. Bu seyahat aynı zamanda benim için ilk ve uzun süreli bir gezidir.
Fatih’in hayalinde kurduğu bir gezi planı var mı?
Sırt çantalı olarak Güney Amerika turu, bisiklet ile ise Türkiye turu hayallerimde olan planlar arasında.
Son olarak, röportajı okuyan takipçilerimize neler söylemek isterdiniz?
Söyleyecek o kadar çok şey var ki! Herkes seyahat etmeli diyorum. Bu demek değildir ki uzun süreli ya da Yurtdışı seyahatleri. Ülke olarak seyahate pek olumlu bakmıyoruz. Zira zengin insan gezer tabularını henüz yıkmış değiliz. Uzun süreli seyahat yapsınlar da demiyorum. Hem herkesin işi uzun süreli seyahatlere pek müsait olmayabilir. Fakat hiç olmazsa şehir içi gezebilir ya da yakın şehirlere hafta sonu kaçamakları yapabilirler. Birçok gezi etkinliği var onlara katılabilir yine gezebilir. İnsanların 1 sene çalışıp kazandıkları 15 günlük izinlerini 3, 5 bin gibi rakamlar ile otelde, şezlong üzerinde geçirmelerine de saygım var (!) fakat bu paralara 10 ülke gezilebilir! Bu kadar çok nasıl gezebiliyorsun, zengin misin gibi soruların cevabı da bu aslında. Her zaman diyorum birbirinden değerli gezen insanlar var İnternet mecmuasında. Ekonomik seyahatlerin inceliklerini yazıyor ve paylaşıyorlar. Bu tür gezi bloglarını okuyarak nasıl ucuza gezilir gibi konuları araştırabilirler. Son olarak seyahat etmekten çekinmesinler, yeni insanlar ile etkileşime geçmekten tereddüt etmeyin. Sırf yabancı dil bilmiyor diye yurtdışına gidemeyen insanlar tanıyorum çevremde. Ayrıca söylemeden edemeyeceğim; En pahalı pasaportu kullanan ülkelerden biriyiz! İnsanların seyahat özgürlüğünü kısıtlayan kişi/kurumlar pasaport ücretlerini düşürmelilerdir.
“En uzun yolculuk, en büyük başarı, en ütopik hayal, hatta aklınıza getirmeye cesaret edebileceğiniz en olası girişimcilik bile yeri geldikçe peş peşe atılan küçük adımlardan ibarettir. Sınırları geç ve dünyayı keşfet!”
gezgin sorular / şubat 2015
4 Responses
Fatih, hayallerinin peşinde koşmaya devam, çünkü koşarsan hepsi bir gün gerçek olacak…
Teşekkürler Oya! Hayallerimizin gerçekleşmesi dileğiyle, sevgiler…
[…] için lütfen Gezginrehberler.com sayfasına giriş yapabilir ya da ilgili röportaj makalesini http://www.gezginrehberler.com/gezgin-sorular/gezgin-sorularin-subat-2015-konugu-fatih-kibar/ linkinden […]
Hayallerin sana daha ne çok kapılar açacak genç gezgin. Yazıyı okuyunca benim de sırt çantalı gezgin olasım geldi. 🙂