“gezgin sorular” gezginlerin izini sürmeye devam ediyor.
Bu seferki gezginlerimiz
Ayfer ve Onur çifti…

Ayfer hn. ve Onur bey “gezgin sorular”a hoşgeldiniz. Sizi tanımayanlar için biraz kendinizden bahseder misiniz?

Öncelikle gezgin sorularda bize de yer verdiğiniz için teşekkür ederiz. Hem hayat  hem de  yol arkadaşı olmuş, hayallerimizin peşinden giden bir çiftiz. Seyahat etme tutkumuz beraberliğimizin ilk gününden itibaren ön planda oldu ve bütün planlarımızı neredeyse bunun üzerine kurduk. Onur telekom sektöründe çalışmakta ve işi dolayısı ile geldiğimiz ABD’de 2001 yılından beri yaşamaktayız. New Jersey, Porto Riko, Los Angeles’ta yaşadıktan sonra Atlanta’da hayatımızı devam ettiriyoruz. İş sebebi ile Türkiye’de ve ABD’de yaptığımız yolculukların dışında bulduğumuz her fırsatta yakın veya uzak rotalara geziler yapıyoruz. 2009 yılından beri travellerspoint’te tuttuğumuz blogumuzu 2013 yılının sonunda ayferonurseyahatnamesi.com isimli web sitemize taşıdık. Seyahate çıkmadan önce özellikle araştırdığımız konulara yer vermeye ve bizden sonra gideceklere bir nebze de olsa yardımcı olmayı umut ediyoruz. Spor, okumak, yazmak, seyahat etmek ve gezip gördüğümüz yerleri fotoğraflamak öncelikli zevklerimiz arasında. Onur’un ayrıca motosiklet tutkusu var. Spor motosikletle başlayan tutkusunu birlikte daha rahat seyahat edebilmemiz için uzun yol motoruna dönüştürdü. Hava şartları elverdiği sürece motosikletin verdiği özgürlüğün tadını birlikte çıkarıyoruz.

Blogunuzdan gördüğümüz kadarıyla 2001 yılından beri ABD’de yaşamaktasınız. Hem hayat hem de yol arkadaşı olan eşinizle yollara düşmeye nasıl karar verdiniz?

Birlikteliğimizden önce, ikimiz de seyahat etmeyi severdik ve ilk tanışmamız da Ayfer’in bir gezisi sırasında oldu. İkimizin de seyahat etmeye düşkün olması bizi her fırsatta yeni yerler görmeye itti. Birlikte ilk kez yurt dışına ABD’ye dil eğitimi ve gezmek için çıktık. O günden beri de pek yerimizde durduğumuz söylenemez. Hatta arkadaşlarımız her bölgeye, mevsime uygun bavulllarınız hazırda mı bekliyor diye takılırlar.

Yine blogunuzda motosiklet gezilerinizi yayınlamışsınız. Motosiklet ile gezmenin keyfi nasıl oluyor, avantajları ve dez avantajları nelerdir?

Yolda olmaktan her şekilde büyük keyif alıyoruz, ama sanki motosiklet ile gezerken kendimizi daha özgür hissediyoruz. Yol ile bütünleşip bir parçası oluyoruz. Doğanın içinde yol almak ise ayrı bir keyif veriyor. Motosiklet gezilerimizde; mola verdiğimiz ve kaldığımız yerlerde motosikletin daha fazla ilgi çekmesinden olsa gerek daha çok kişi ile tanışıp sohbet etme imkanımız oluyor.

Dezavantajı hava şartlarından dolayı olabiliyor. Yazın motosiklet kıyafetleri, kask fazla gelebiliyor, molalarda çıkartıp yeniden giyinme faslı zahmetli oluyor. Hazırlıksız yakalanılan sağanak yağmurda ve çok soğuk havada yolculuk etmek zor olabiliyor. Eşya bakımından daha kısıtlı olmanız gerekiyor. Uzun yol seyahatleri konsantrasyonu bozmadan daha fazla dikkat gerektiriyor. Sadece kendiniz değil diğer sürücülere de çok dikkat etmek gerekiyor, başkasının hatasını her şekilde siz telafi etmelisiniz.

Ama her şartta motosikletle seyahat etmeye değer. Araba ile böyle bir manzara ile bütünleşebilir misiniz? Florida Key West’e doğru gün batımı…

Seyahat sıklığınız nedir? En uzun geziniz kaç gün sürmüştü ve neresiydi?

ABD içinde bayram, hafta sonu demeden bulduğumuz her fırsatta seyahat ediyoruz, sayısız diyebiliriz. Yılda bir veya iki kere de farklı birkaç ülkeye gitmeye çalışıyoruz. Türkiye’ye de yılda en az bir kere seyahatimiz oluyor.

En uzun gezimiz 24 günlük Güney Kore-Çin-Hong Kong-Tayland-Kamboçya’yı kapsayan Asya seyahatimiz oldu. Aslında daha uzun planlamıştık ama elimizde olmayan sebeplerden dolayı süreyi kısaltmak zorunda kaldık ve gidemediğimiz yerleri görmek için yeniden gitmek istiyoruz.

En çok keyif aldığınız geziniz hangisiydi?

Gezilerimiz arasında ayrım yapamıyoruz. Her biri ayrı keyifliydi, kendine özgü güzellikleri var. Özellikle geziden döndükten sonra ve fotoğraflarımıza bakarken gözümüze her yer muhteşem geliyor ve bizde yeniden yollara düşme hissi uyandırıyorlar. Machu Picchu, Angkor Wat unutulmazların arasında…

Gezileriniz sırasında olmazsa olmazlarınız nelerdir?

Fotoğraf makinası, ilaçlarımız, kitap, not defterimiz ve kalem.

Gezilerinizi yaptığınız bölgeleri seçerken hangi özelliklerine bakarak seçersiniz?

Fırsat buldukça seyahat kitapları, dergiler, gezginlerin blog yazılarını okuyup ilgimizi çeken yerlerle ilgili notlar alıyoruz ve topladığımız bilgileri dosyalıyoruz. Özellikle kültürel, tarihsel, doğal güzellikleri ön planda olan, huzur bulabileceğimiz yerler, bazen gördüğümüz bir fotoğraf veya seyrettiğimiz filmdeki bir yer bile bizi oraya gitmeye yönlendirebiliyor. Tabii ki mümkün olduğunca ileri yaşlarda bedensel olarak bizi zorlayabilecek yerleri de ön plana alıyoruz.

Gezileriniz sırasında herhangi bir tehlike ve sağlık problemi yaşadınız mı?

Seyahatlerimiz sırasında tabii ki bazen merakımız yüzünden bazen de rahatlığımızdan zor durumlara düştüğümüz oluyor.

Özellikle Ayfer’in en büyük sorunu böcek alerjisinin olması ve kamp yaparken biraz çekiniyoruz ama şimdiye kadar büyük bir tehlike atlatmadık.

Peru’da otobüs ile yolculuk yaparken mola verdiğimiz bir yerde yemeklerden Onur’un midesi bozuldu ve ertesi sabah 7 gündür etki etmeyen yükseklik bir anda sorun oldu. Nefes sorunu yaşadığı için oksijen alması gerekti. Aldığı 10 dakikalık oksijen günümüzü kurtardı.

Gezdiğiniz yerlerde unutamadığınız bir anı oldu mu?

Aslında bu zamana kadar o kadar çok unutulmayacak anı biriktirmişiz ki hangisini paylaşacağımızı bilemedik. Bunlardan sadece birkaçı; Bolivya’da Güneş Adası’nı İspanyolca rehber eşliğinde gezdiriyorlardı; ama İspanyolca bilmediğimiz için hiçbir şey anlamıyorduk. Aramızda Türkçe konuşurken yanımıza genç bir bayan yaklaştı ve Türkçe “Türk müsünüz” sorusu karşısında bir an şaşırdık. 25-30 kişilik grup içinde bir Türk’e denk gelmiştik ve seyahatimiz boyunca başka hiçbir Türk’le karşılaşmadık. Filiz, baba Türk, anne Alman, İspanyolca da dahil 4 dil bilen 20 yaşlarında Almanya’dan gelmiş bir gençti. Onun sayesinde rehberin anlattıklarını kaçırmadık.

Rio’da Onur’un üstünde Fenerbahçe forması ile metroya bindiğimizde yanımızdaki genç birinin de üstündeki Fenerbahçe forması karşısında karşılıklı şaşkınlığımız, gencin sadece Brezilyalı bir futbol tutkunu olması ve Fenerbahçe hayranlığını mı yoksa Porto Riko’da gittiğimiz restoranda Türkçe bilmeyen Porto Rikolu bir müzisyen tarafından Türkçe Türk Sanat Müziği ziyafetini mi hangi birini anlatsak…

Gezgin bir yaşam size neler kattı?

Gezgin bir yaşam bize ve birlikteliğimize çok şey kattı ama bizden hiçbir şey götürmediğini söyleyebilirz. Geriye dönüp baktığımızda aynı şekilde yaşardık hatta boşa harcadığımız zamanları daha iyi değerlendirip daha fazla seyahat edebilirdik diye düşünüyoruz. Hayatımızda iş, kariyer, mal mülk her zaman ikinci planda oldu. İnsan ömrünün hem uzun hem de kısa olduğunun bilincini hiçbir zaman unutmamaya özen gösterdik. Gezgin yaşam da hayatımızın temeli olduğundan hiçbir yere kök salmamayı, her ortama ayak uydurmayı, bulunduğumuz anın tadını çıkartmayı öğretti. Coğrafi sınırlarla birlikte kendi sınırlarımızı da aştık…

Birbirimizi daha iyi tanıyıp zor zamanlarda birbirimize daha çok destek olmayı, aramızdaki sevgi ve saygı bağını daha da kuvvetlendirdi. Hayatın bütün olumsuzluklarına rağmen çok güzel olduğunu, dünyanın çok güzel nimetler sunduğunu ve bu güzellikleri beraber paylaşmanın daha da özel olduğunu keşfettik. Kısacası hem gezilerimizde hem de hayatımızda çok iyi yol arkadaşı olmayı öğretti…

Albert Camus’un dediği gibi “Yolculuk bizi kendimize geri getirir.”

Yakınlarda yapacağınız bir gezi planınız var mı?

Mayıs ayı içerisinde 10-12 günlük Atlanta’dan Kanada’ya doğru motosikletle gezi planımız var. Umarız hava şartları elverir ve gerçeklestirebiliriz.

Peki hayalinizde kurduğunuz bir gezi planı var mı?

Motosiklet ile uzun süreli Orta ve Güney Amerika gezi planımız var. Ama en büyük hayalimiz bütün dünyayı süresiz gezmek.

Bir gün Türkiye’de bir yeri gezmek isterseniz bu yer neresi olurdu? Ve nedenlerini söyleyebilir misiniz?

Türkiye’de Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu hariç neredeyse birçok yeri gezdik diyebiliriz. Ama 12 yıldır belli başlı yerler hariç pek ülkemizde bir yerlere gitme şansımız olmadı ve öncelikle gitmediğimiz yerleri ve sonra da şimdiki düşünce ve tecrübelerimizle ülkemizi köşe bucak gezmek istiyoruz. Kapadokya’da Kızılçukur Vadisi’nden gün batımını izledik ama bir de Nemrut’tan gün doğumunu izlemek güzel olacaktır…

Her gezgine sorduğumuz gibi yollara düşmek isteyenlere ne gibi önerilerde bulunurdunuz?

Seyahatlerimizde maalesef çok fazla Türkiye’den gelen gezgin gençlerle karşılaşmadık. Gezmeye gönül vermiş arkadaşlar keşke dememek için imkanınız elverdiğince seyahat edin. Yollarda hem kendinizi daha yakından tanıyıp keşfedeceksiniz hem de inanılmaz bir hayat tecrübeniz olacak. Okuyarak birçok bilgiye sahip olabilirsiniz ama yaşayarak bilgilerinizi doğrular ve kalıcı hale getirirsiniz. İlk yaşadığınız yerden başlayıp gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Dünya dilinin sadece İngilizce olmadığını, özellikle sizin gibi gezginlerle iletişim kurmaya daha çok yaradığını göreceksiniz. En azından gittiğiniz ülkenin insanları ile iletişim kurabilecek kadar az da olsa birkaç farklı dil öğrenmeye çalışın. Biz bunun farkına geç vardık ve biraz da tembellik ettik. Motosikletle yapmayı planladığımız Orta ve Güney Amerika seyahatimiz için İspanyolca öğrenmeye geçen yıl başladık.

Bütün gezginlerin yolu açık olsun ve sohbeti birkaç güzel yol sözleri ile bitirmek istiyoruz…

Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler, onun sadece bir sayfasını okurlar. (Aziz Augustine)

Seyahatin önündeki tek engel kapının eşiğidir. (Bosna Atasözü)

Hayatın, üstüne üstüne geldiğini düşünüyorsan; “yolculuk vakti” gelmiş demektir. (Figen Karaaslan)

gezgin sorular / nisan 2014