Gezgin Sorular

Gezgin Sorular’ın Mart 2014 Konuğu: Gezgin Çift

Gezgin Sorular’daki yeni konuklarımız “Gezgin Çift” Neslihan ve Orkun…

 

Neslihan Hn. ve Orkun Bey, “gezgin sorular”a hoşgeldiniz. Sizi tanımayanlar için biraz kendinizden bahseder misiniz?

Neslihan: Hoşbulduk. Öncelikle bizi konuk ettiğiniz için teşekkür ederiz. 1984 İstanbul doğumluyum. Baba tarafından Trabzonlu, anne tarafından Selanik göçmeni dolayısıyla karakteristik özelliğim baba tarafına tipik özelliğim de anne tarafına benziyor. İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesinde Hukuk eğitimimi tamamlayıp Avukat oldum. 5 yıldır kendi büromda mesleğimi devam ettiriyorum.

İlk yurtdışı deneyimim Çin oldu. Aile şirketimizin iş görüşmeleri için Çin’de defalarca bulundum. Çin’e nasıl aşık olduysam artık seneler sonra kendimi Çin kursunda çince öğrenirken buldum 🙂

Orkun: Bende 1975 yılında İstanbul’da doğdum. Hem anne hem baba tarafından Hataylı olduğum için hem bölgenin karakteristik özeliğinden çok sıcak kanlıyım hem de sıcak yerlere karşı ayrı bir ilgim var. Dumlupınar Üniversitesi İşletme mezunu olup yıllarca satış departmanlarında çalıştım. Bu yılın başlangıcı itibariyle profesyonel hayatıma son verip hem özel çalışmaya hem de kendimi gezginliğe adamaya karar verdim.

Blogunuzdan gördüğümüz kadarı ile 2008 yılında evlenip, birlikte balayına nereye gidelim sorusunu sormanız ile gezilerinize başlamışsınız. Peki ilk rotanız neresi idi ve nedenini anlatır mısınız?

Neslihan: Evlilik hazırlıklarına başladığımızda balayı için bir karar vermeye kalktığımızda hep kavga ederdik. Ben Uzakdoğu dedikçe Orkun Antalya, Bodrum diye tutturmaya başlıyordu. Neymiş efendim bizim ülkemizde ki doğa, deniz hiçbir yerde yokmuş. Neyse ben baktım bu iş böyle ağız dalaşıyla olmayacak bu dönem zarfında da hem evlilik hazırlığımız hem de benim ruhsat alma zamanım olduğundan oldukça yoğunuz plan yapmak yerine gittim bir tur acentasına parayı peşin verip Phuket-Bangkok turunu satın aldım. Hikayenin devamını Orkun anlatsın!

Orkun: Neslihan’ın Uzakdoğu ısrarına hep karşı çıkmış olsam da yine de dediğini yaptı. Ama ne şanssızlıktır ki evlendiğimiz hafta yeni bir iş değişikliği söz konusu olduğundan balayımız iptal oldu. Bir sonraki yıl Neslihan’ın hayalini kurduğu tatil gerçek oldu. Bu sefer herhangi bir tur şirketine bağlı kalmadan kendi turumuzu kendimiz organize ettik. Uzakdoğu’da Hong Kong, Bangkok, Phuket ve Koh Samui’ye gittik. Benim için unutulmaz bir balayı olmasının yanında uzakdoğu’ya aşık oldum. Dedim ya sıcak iklim ve sıcak kanlı insanlar benim her zaman favorimdir. Ada turları, Fullmoon Party, doya doya jet ski yapmak, tuk tuk’larla gezmek ve ucuza bol bol alışveriş çok eğlenceliydi.

Gezileriniz sırasında ilginç bir olayla karşı karşıya kaldınız mı?

En son yaşadığımız olaydan başlayabiliriz. Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye varmamızla rikşavcının bizi konaklayacağımız otel yerine başka bir muhite götürmesiyle değişik bir deneyim yaşadık. Rikşavcı otelin sokağına girince yolumuzu çeviren yaşlıca bir adamın sokağa giremeyeceğimizi Yeni Delhi’de 3 gün boyunca festival olduğu için her yerin kapalı olduğunu söylemesiyle rikşavcı bizi tur acentasına götürdü. Acentadaki görevlinin oteli arayıp bizi görüştürmesi ile festivalin doğruluğunu söylemesi ile dolandırılmaya çalışılmamız, kendimizi rikşavcının motorundan atmamızla bu kumpastan kurtulmuş olduk. Şunu belirtmemiz gerekir ki ilk defa bulunduğumuz bir ülke de doğal olarak insanları tanımadığımız için yaşadığımız bu olay bizi tedirgin etmedi değil.

Diğer ilginç olaylardan bazıları Orkun’un domuz gribinin yaygın olduğu dönemde Uzakdoğu’da bu hastalığa yakalanması, Krabi Hong adasında eşşiz doğanın içinde ufacık bir koyda kuma sere serpe yatmış güneşlenirken arkamızda çalıların hışırdamasıyla beliren Komodor Ejderini görmek oldukça ilginçti.

Gittiğiniz ülkeler arasında hiç hayal kırıklığına uğradığınız yer oldu mu?

Aslında bu soru gittiğiniz ülkeden beklentinize bağlı. Paris bizim için tam bir hayal kırıklığıydı. Dikkat edin bir çok blog da Paris’ten daha çok alışveriş cenneti bir yer olarak bahsedilir. Cafelerinden ise övgüyle bahsederler ama neredeyse tüm cafeler sokak arasında ve oldukça dar mekanlara sıkıştırılmıştır. 2013’ü karşılamak için Paris’teydik. Ancak Fransız hükümetinin uygulamaya koyduğu ekonomik paket yüzünden havai fişek gösterisi bile yapılmamıştı. Düşünsenize Paris de Eyfel Kulesinin altında yılbaşı kutlamak için ordasınız ve yıl bitip de yeni yıla girmişiz ama haberimiz yok 🙂

Sürekli geziyor olmak sizlere neler kattı?

Farklı coğrafyalar üzerinde değişik kültürler, insanlar, örf ve adetler öğrenmenin yanı sıra maddiyata bağlı yaşamamayı öğrendik. Yani belki bugün geziyor olmasaydık bindiğimiz her arabanın en iyisini, giydiğimiz kıyafetin hep markalı olmasını, yediğimiz yemeğin en iyi restoran da olmasını vs.. isterdik. Gezmek hayatın sadece bunlardan ibaret olmadığını öğretti bize. Gezmek; gittiğiniz her ülkenin coğrafi yapısı, iklimi, yaşam tarzı, sanatı, dili ve bunun gibi bir çok şey hakkında bilgi sahibi olmak demek. Aslına bakarsanız bu dünyada yaşarken geriye baktığınızda cebinizde biriktirdiğiniz en güzel birikim gezip gördüğünüz yerler oluyor.

Seyahat sıklığınız nedir? En uzun geziniz kaç gün sürmüştü ve neresiydi?

Orkun: Aslında bu soruya net bir cevap vermemiz doğru olmaz. Benim 2.Ocak.2014 yılına kadar profesyonel bir çalışma hayatım olduğundan kafama estikçe seyahat etme lüksüm ne yazık ki yoktu. Dolayısıyla en uzun seyahatimiz 3 hafta oldu. Ama Neslihan kendi ofisinde çalıştığı için o benden daha rahat. Ben olmasam da görmek istediği yere kafasını koyduysa mutlaka oraya gidiyor. 2.Ocak.2014 yılında profesyonel yaşantıma son verdikten hemen sonra Hindistan-Nepal seyahatini gerçekleştirdik. Bundan sonrası için daha uzun süreli planlar yapmak düşünüyoruz.

Blogunuzda yeme-içme bölümüne yer vermişsiniz. Sizleri takip eden gezginlere gittiğiniz kimi ülkelerde neler tadabileceklerini göstermişsiniz. Gittiğiniz ülkeler arasında mutfak kültürü bakımından hiç zorluk çektiğiniz bir ülke oldu mu? Ayrıca hangi ülkenin lezzetleri damak tadınıza hitap etti?

Neslihan: İlk yurtdışı deneyimim Çin olduğundan oranın mutfağı ilk başlarda çok garip ve kokulu gelmişti. Ardından değişik mutfakların başında Uzakdoğu, Afrika ve Hindistan geliyor. İkimizde her türlü dünya mutfağına açık olsak da böcek ve sürüngenlere Orkun hala alışabilmiş değil. Ama benim zorumla ucundan tatmak zorunda kalmıyor değil. Yaşadığımız ülke de her ne kadar dünya mutfaklarını tadabileceğimiz restaurantlar bulunsa da o ülkenin mutfağını kendi yerinde tatmanın en doğrusu olduğunu düşünüyoruz. Damak tadıma hitap eden ülke için bütün Uzakdoğu ülkelerine ait yemekler diyebilirim.

Orkun: Yeni ülkeler görmeye ve tabi ki o coğrafyaya ait yerel lezzetleri tatmaya meraklı olsam da yeme-içme konusunda biraz tutucuyum. Avusturya’da Schnitzel, Macaristan’da da Goulash çorbasını öneririm. Benim için yeme-içme konusunda en büyük çılgınlığım yılan yememdi. Ama bu konuda Neslihan benden çok daha cesaretli..

Gezilerinizi yaptığınız bölgeleri seçerken hangi özelliklerine bakarak seçersiniz?

Gittiğimizde bölgelerde günlerce kalmak bize hitap etmiyor. Dolayısıyla gittiğimiz yerde oraya yakın cazip destinasyonlar var mı yok mu buna öncelik veriyoruz. Tabi ilk öncelik verdiğimiz özellikle deniz oluyor. Her ne kadar dünyanın bir çok farklı ülkesinde bulunsak önceliğimiz bembeyaz kumsallarda uzanıp turkuaz mavisi suya girip hiçbir şey düşünmemek oluyor.

Hangi ülkenin insanını kendinize daha yakın hissettiniz?

Neslihan: Türk – Çin ilişkilerinin binlerce yıllık geçmişe dayanmasından olsa gerek Türk kültürünün belirli özelliklerini Çin’de görmek pek mümkündür. Misafirperverlikleriyle, sıcak kanlılıklarıyla, evlilik kavramına verdikleri önemden olsa gerek düğün gelenekleri, çay’a olan düşkünlükleriyle ve daha fazlasıyla bizlere benzer yaşam tarzlarını görebilirsiniz. Dolayısıyla en yakın hissettiğim insanlar Çinliler oluyor.

Bu zamana kadar kaç ülkeye gittiniz? Bu ülkeler arasında sizde hayranlık uyandıran bir yer var mıydı? Varsa nedenleri ile söyleyebilir misiniz?

6. yılımıza girdik ve bu zaman zarfında 20 ülkeye gittik. Benim için hayranlık uyandıran ülkelerin başında Japonya geliyor. Teknolojinin oldukça ileri seviyede olması, insanların birbirine olan saygısı, temiz ve düzenli bir yaşamın olmasıyla bende hayranlık uyandıran ülkelerin başında geliyor.

Orkun: Kesinlikle Tayland. Lokal bir yer sorsaydınız belki Malezya yada Filipinler’den bir ada ismi verebilirdim ama ülke olarak sorarsanız benim için Tayland. Hem insanı hem doğası hem deniz ürünleri ve daha sayabileceğim bir sürü sebep…

Gezdiğiniz ülkeler arasında en ucuz ve size uygun gelen ülke hangisiydi?

En uygun ülke tabi ki Tayland. Gerçi eski ucuzluğu kalmasa da şuan hala en ucuz ülkeler listesinde sıralamada bulunmaktadır. Tayland’dan sonra gelen ucuz ülke Filipinlerdir. Ulaşım, yemek, konaklama ve aktivite için çok fazla para harcamaya gerek kalmayan ülkelerden biridir. 2013 Temmuz ayında Filipinler iç hatlar uçuşundan 1 dolara uçtuğumuzu göz önüne alırsak oldukça ucuz ülke olduğu gayet net anlaşılır.

Gezilerinizi bir blogda toparlayıp kitlelere sunmak size neler kattı?

Blog kurmakla deneyimlerimizi insanlara aktararak aslında daha çok onlara katkımız olduğunu düşünüyoruz. Bunun bize geri dönüşü ise daha fazla insanla tanışmak oldu. Çevremizde tatile çıkacak olanların bizden yardım alması, onlara gitmek istedikleri yerlere ilişkin vakitlerine uygun zamanlama ve rota planı çizmemizle yardımcı olduğumuzu düşünüyoruz. Tabi bu durum insana ister istemez bir sorumluluk yüklüyor ve daha fazla gezmek için bizi cesaretlendiriyor ki tüm sorulara cevap verebilelim diye 

Gezgin olmak ciddi bir maliyet gerektiriyor mu? Sizce en uygun gezi modeli nasıl olmalı?

Öncelikle şunu baştan belirtelim. Biz sırt çantalı gezgin değiliz. Günlük 5- 10 usd harcayarak tatil yapmıyoruz. Bizim ulaşmak istediğimiz hatta ulaştığımız kitle orta seviye.

Gezgin olmak doğrusunu söylemek gerekirse biraz maliyet gerektiriyor. En basit örneği bugün Uzakdoğu ülkelerinden her hangi birine gitmek için bile en az 1.500 TL uçak parasını ödemeniz gerekiyor.

En uygun gezi modeli gittiğiniz yerde kısıtlı süreli kalmak yerine zamanınızı uzatmaktır. Böylelikle gittiğiniz yeri keşfetmek için bolca vaktiniz olacaktır. Gezilerimiz boyunca 5 yıldızlı oteller yerine daha butik otellerde, lüks restaurantlar yerine daha salaş, halkın tercih ettiği yerlerde yemek yiyerek gezi maliyetimizi en aza indirgemiş oluyoruz.

Sizin de bildiğiniz gibi tatile çıkan insan 1 yıl boyunca yoğun şekilde çalışıp tatile gittiği yerde koşturmadan, rahatça tatil yapmak ister. Vakti de kısıtlı olduğundan bir çoğu seyahat acentalarının yolunu tutar. Bizim amacımız insanlara seyahat acentasına gerek olmadan çok daha uygun fiyatlara kimseye bağlı olmadan kendi kendilerine gezebilmelerini aşılamak, bu yolu göstermektir.

Son olarak, sizin gibi gezgin olmak isteyen çiftlere önerileriniz nelerdir?

Herkesin mutlaka gitmek istediği hayalini kurduğu yer mutlaka vardır. Ama nedense çok pahalı diyerek bu hayallerini ertelerler. Dışarıda yemek yerine evde yemek yiyerek, her çıkan yeni cep telefonundan almayarak, ihtiyacınız olmamasına rağmen alışveriş yapmayarak bunlara harcayacağınız paralara hayalinizi kurduğunuz ya da gitmek istediğiniz yerlere giderek ilk adımı atabilirsiniz. Eğer zaten içinizde gezme aşkı varsa devamının geleceğinden hiç şüpheniz olmasın.

gezgin sorular / mart 2014

gezgin çift

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir