Namazgah tabyalarından 50 m ileride bizleri tarihe tanıklık etmiş ve nice kahramanlıklara sahne olmuş Rumeli Mecidiye Tabyası karşılar. Tabyaları gezerken şu bilgileri bilmek ziyaretimizi daha anlamlı hale getirecektir. Tabya tabii görünümlü olan demek zaten tabyalara denizden bakacak olursanız küçük kum tepecikleri halinde gözükecektir. Ayrıca tabyaların içine girdiğiniz zaman iç dizaynının T şeklinde olduğu görülecektir. Ve bu T şeklinde tabyaların içinde sağa ve sola açılan iki kapı bulunmaktadır. Tabyaların içinde bulunan odalarda mermi ve hartuç (topun ateşlenmesini sağlayan barut) bulunmaktadır.
Dikkat ederseniz tabyalara ilk çıktığımızda bizleri tek odalı bir bonet ( tabyaları oluşturan odalar ) karşılayacaktır. Bu tek bonette hartuç bulunmakta ve içindeki koridor sayesinde bu hartuç topa taşınmaktadır, hartucun ulaştırıldığı topa ise sağ tarafında ki bonetin sol odasından top mermisi taşınmaktadır. Bu şekilde top, hartuç olacak şekilde bonetler hazırlanmış ve ateş mekanizması oluşturulmuştur. Askerlerin kaldığı yatakhane ise en sonda bulunan bonettir
Balkan harbine katılan ve Yüzbaşı rütbesine ulaşan Mehmet Hilmi Bey Rumeli Mecidiye Tabyasına komutan olarak atanır. Balkan harbinden tecrübeli olan Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey askerlere nasıl davranacağını iyi bilmektedir. Bir yandan tabyayı savaşa hazırlarken bir yandan da askerin talim ve terbiyesi ile meşgul oluyordu. Askerler her daim savaşa hazırdılar, elbiseleri ve kamuflajları ile yatıyorlar bir düdükle herkes görev yerine geçiyordu. 18 Mart’a kadar zaman, müttefik donanmasının çeşitli saldırıları ve tabyaların hazırlıkları ile geçmişti.
18 Mart 1915 günü müttefik donanması Amiral De Robeck komutasında boğazdan içeri girer. Tabyaların top menzilinin dışından ateşe başlarlar. Türk tarafının mecburiyetten dolayı (tabyaların yerinin belli olmaması için) ateş etmemesinden Türk askerinin kaçtığını düşünen donanma komutanı gemilere”ileri” emri verir.
Gemilerin menzile girmesi ile ateş sırası dakikalarca bombardıman altında kalan tabyalara gelmiştir. Gemilerin 13.500 metre mesafeye kadar yaklaşması ile Rumeli Mecidiye tabyası ateşe başlar. Bu sırada bütün ateşi üstüne çeker.Vaziyet öyle bir hal alır ki top çavuşları hedefi değil denizi bile görememektedir. Bu sırada Rumeli Hamidiye Tabyasından Bektaş adında top çavuşu Yüzbaşı Mehmet Hilmi’nin yanına gelerek düşmana hiç ateş edemediğini bir kez olsun ateş etmek istediğini söyler.
1. top çavuşunun yanına geçen Bektaş iki mermi atmıştı ki bir top mermisinin kendilerine isabet etmesi ile ağır yaralanarak geri alınır. Bu sırada Fransız Bouvet zırhlısı Rumeli Mecidiyesinin atışlarına hedef olur ve kısa bir sürede mürettebatı ile suyun dibini boylar. Bouvet’in batışını dürbünle izleyen Hilmi Bey’in eşi Seyide Hanım”Yaşasın! Hilmi gemiyi vurdu”diye sevinir.alır ki top çavuşları hedefi değil denizi bile görememektedir. Bu sırada Rumeli Hamidiye Tabyasından Bektaş adında top çavuşu Yüzbaşı Mehmet Hilmi’nin yanına gelerek düşmana hiç ateş edemediğini bir kez olsun ateş etmek istediğini söyler.
Bouvet’in batışını izleyen dakikalarda bir top mermisi Havranlı Koca Seyit’in olduğu noktaya isabet eder. Arkadaşının yardımı ile topraktan çıkan Koca Seyit inanılmaz bir olayı gerçekleştirir 215 kg.lık mermiyi kaldırır ve ateşe başlar üçüncü atışında Ocean gemisini dümen tertibatından vurur ve Ocean’da savaş dışı kalır. Fakat ertesi gün Koca Seyit, fotoğrafını çekmek için gelen Savunma Bakanlığı heyetinin karşısında aynı başarıyı sergileyemez bu da Türk askerinin inandığı durumlarda neler yapabileceğinin en basit şekilde göstergesidir. Bu başarısından ötürü Koca Seyide Onbaşı rütbesi verilir.
İlerleyen dakikalarda birkaç zırhlısını kaybeden müttefik donanması boğazı geçemeyeceğini anlar ve geri çekilmeye başlar. Müttefik donanmasının çekilişini izleyen Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Paşa’nın sözleri gittiler, geçemediler, geçemeyecekler olmuştur.
Kaynak: Çanakkale Şehitlikleri ve Gelibolu Yarımadası Milli Parkları hakkındaki yazıları “Çanakkale Savaşları Araştırma ve Tanıtma Topluluğu”ndan izin alarak yayınlanmıştır.