Ağızlarını açmış ve birbirine dolanmış 3 yılanın kafaları altın bir kazanın 3 ayağı biçimini alıyordu. M.Ö. 479 yılında Platea Savaşında Persleri yenen birleşmiş 31 Yunan şehri elde ettikleri bronz ganimetleri eriterek bu eşsiz kalitedeki eseri yaptırtmıştı. 8 m. boyundaki Yılanlı Sütun aslında Delfi’deki Apollo mabedine dikilmişti. İmparator Konstantin tarafından 324 yılında getirttirilerek, hipodromun ortasına diktirilmiştir. 17 yüzyılda yılanların kafaları yerlerinde duruyordu. Sonradan kayıp olan kafaların bir parçası bulunarak İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne konulmuştur.
Yılanların nasıl sütundan koptuğuna dair çeşitli rivayetler vardır. Evliya Çelebi’ye göre; “Yılanlı Sütun, İstanbul’daki 17. tılsımlı burma direktir. Bu sütunun tılsımı ile şehre yılan gibi hayvanlar girmemektedir. Bu direk üç başlı ejderha suretini gösterip başının birisini bir yeniçeri kılıç ile bir vuruşta kırmıştır. O tarihte kısmen tılsımı bozulmuş olup, İstanbul içine yılan, çiyan ve akrep gibi hayvanlar yayılmışlardır.”
Ayrıca yine bir rivayete göre sütunun yarı yüksekliği, Sultan Ahmet Camii yapılırken toprak altında kalmıştır.